İncire, zeytine, Sina Dağına ve şu emin beldeye andolsun ki biz insanı gerçekten en güzel şekilde yarattık (Kur’an-ı Kerim, Tin Suresi)

Kutsal zeytin ağacının ürünü olan zeytin meyvesinden hem sofralık zeytin hem de zeytinyağı üreten, tüketen ve de ihraç eden ülkelerin sayısının 10’u geçmediği ve bu ağacın Akdeniz kuşağının endemik bitkisi olarak nitelendirilebileceği açıktır. Elde edilen ürünlerin yaklaşık %95’i İspanya, İtalya, Yunanistan, Tunus, Türkiye, Suriye, Fas, Cezayir ve Portekiz gibi toplam nüfusu yaklaşık 500 milyon olan ülkelerde üretmektedir. Yaklaşık 7.5 milyarlık dünya nüfusu içindeki bu şanslı azınlık, üretilen sofralık zeytin ve zeytinyağının %75’ini tüketmektedir. Geri kalan %25’lik kısım ise yedi milyar kişi tarafından tüketilmektedir.

Uluslararası Zeytin Konseyi verilerine göre dünyada yaklaşık 3 milyon ton sofralık zeytin ve yaklaşık 3 milyon ton zeytinyağı üretilmektedir. Türkiye’nin dünya sofralık zeytin üretimindeki payı yaklaşık 1/6 iken zeytinyağında bu oran yaklaşık 1/12’dir. Türkiye ürettiği sofralık zeytinin yaklaşık 3/4’ünü, zeytinyağının ise yaklaşık 2/3’sini tüketmekte, geri kalanı ise ihraç etmektedir.

Akdeniz insanına ve Akdeniz kültürüne çok değer katan ve Akdeniz kuşağına özgü olan zeytin ağacı 3 bin yıl yaşayabilen, asırlar boyunca deden toruna miras kalan neredeyse tek meyve ağacıdır. İsa peygamberden bin yıl önce fidan olan bir zeytin ağacı bugün halen meyve verebilmektedir. Zeytin ağacı öylesine güçlüdür ki kanserli olsa bile ve hatta gövdesinin içi boşalsa bile yaşamını sürdürmektedir. Bu özelliklerinden dolayı zeytin ağacı ne sadece bir ağaç ne de ürünleri sadece bir gıdadır. Bir bütün olarak binlerce yıllık bir kültürün, bir geleneğin yani kısacası hayatın bir parçasıdır.

Zeytin ağacını bilenler, tanıyanlar mucizeleri nedeniyle hayranlık duyar, saygı duyar, sevgi duyar ve aşkla bağlanırlar. Bu bağlanma sonucu zamanla zeytin dostluğuna dönüşür ve ortaya Zeytindostu Derneği çıkar.

Zeytin ağacını sevenden, zeytin ağacına hayranlık duyana, onu tanımak isteyenden, ondan para kazanana kadar herkesin içinde olduğu, üreticiden-tüketiciye herkesi kucaklayan bu dernek Başöğretmen Atatürk’ün nasihati üzerine “Eğitim, kültür ve bilginin aydınlığa açılan en geniş pencere” olduğu bilinciyle “En büyük savaş cahilliğe karşı yapılan savaştır” düsturunu benimseyerek akademik bir kadro ile topluma, zeytine, zeytin sevdalısına hizmet vermek üzere hayatına devam edecektir.

Hayatınızın zeytinyağı ile daha sağlıklı, başarılarınızın bir zeytin ağacı kadar köklü ve sağlam, mutluluklarımızın her yıl yeniden filizlenen bir zeytin dalı gibi sürekli olması dileklerimle,

Prof. Dr. Fügen DURLU-ÖZKAYA